Bilinçaltında Aldığın Hızlı Kararlar ve Kaçan Fırsatlar
Beynin Seni Korumaya Çalışırken Nasıl Sınırlıyor?
Şunu söyleyeyim: Beynin tembeldir. Enerji tasarrufu yapmak için sürekli kısayol arar. İlk izlenimler de bu kısayollardan biri. Yeni bir durumla karşılaştığında, geçmiş deneyimlerine bakıp hızlıca bir karar verir. "Bu güvenli mi? Bu kötü mü? Bu m. Kapıdaki boya dökülmüş, merdivenlerde garip bir koku, resepsiyonda oturan adam ğin şey burada nasıl algılanıyor?
İçindekiler
Pratik Uygulama: Önyargı Defteri
Şimdi sana çok pratik bir araç vereyim. Ben bunu yıllardır kullanıyorum, işe yarıyor.
Küçük bir not defteri al. Her yeni yere vardığında, ilk bir saat içinde üç şey yaz:
- İlk olumlu izlenimin ne?
- İlk olumsuz izlenimin ne?
- Seni en çok şaşırtan şey ne?
Sonra bir hafta sonra aynı sayfaya dön. Altına yeni cevaplar yaz. Karşılaştır. Farkı gör.
Ben bunu onlarca kez yaptım. Her seferinde şaşırdım. İlk gün "en kötü" dediğim şey, bir hafta sonra "en sevdiğim" şey oluyordu. Ya da tam tersi. Ama en önemlisi: Farkındalık gelişiyor. Zamanla ilk izlenimlerine daha az güvenmeyi öğreniyorsun.
En Büyük Kayıp: Yaşanmamış Deneyimler
Peki neden bu kadar önemli? Sonuçta herkes önyargılı, büyük bir sorun mu?
Sorun şu: Gezginlik sınırlı bir zaman. Belki üç ay var, belki altı ay, belki iki yıl. Her gün değerli. Her karşılaşma bir fırsat. Ve önyargıların seni en iyi deneyimlerden mahrum bırakıyor.
Düşün: Kaç kez bir yere gitmedin çünkü "orası berbat diye duydum"? Kaç kez biriyle konuşmadın çünkü "böyle tipler genelde şöyledir"? Kaç kez bir aktiviteyi denemedin çünkü "bu bana göre değil"?
Bunların hepsi kayıp. Görünmez kayıplar. Fark etmiyorsun bile, çünkü yaşamadın. Ama en değerli şeyler genellikle ilk bakışta cazip görünmeyen şeylerin arkasında gizli.
O berbat görünen hostel, en iyi arkadaşlarını bulacağın yer olabilir. O soğuk görünen adam, sana hayat değiştirecek bir tavsiye verecek kişi olabilir. O garip görünen yemek, damak tadını değiştirecek lezzet olabilir.
Ama hiçbirini öğrenemezsin, eğer ilk yedi saniyede verdiğin karara takılıp kalırsan.
Son Söz: Önyargısız gezgin Olmak
Bak, gerçekçi olalım. Önyargısız insan olmaz. Beyin böyle çalışıyor, değiştiremezsin. Ama yapabileceğin şey şu: Önyargılarının farkında olmak. Onları sorgulamak. Onlara rağmen şans tanımak.
En iyi gezginler, en açık fikirli olanlar değil. En çok seyahat edenler de değil. En iyi gezginler, kendi önyargılarını tanıyan ve onlara rağmen ilerlemeyi seçenler.
Çünkü yolculuk sadece dış dünyayı keşfetmek değil. Kendi zihnindeki sınırları keşfetmek de. Ve o sınırların çoğu, ilk yedi saniyede verdiğin kararlardan oluşuyor.
Şimdi git. Bir sonraki yerde, bir sonraki karşılaşmada, ilk yedi saniyeyi fark et. Sonra bekle. Yirmi dört saat tanı. Gerçeği öğren.
Belki yanılmışsındır. Belki haklıymışsındır. Ama en azından gerçekten bileceksin. Ve bu, önyargıyla yaşamaktan çok daha değerli.